G-CV0ZL47F6D
USD32,52
EURO34,91
GBP40,66
BIST9.915,62
GR. ALTIN2.442,55
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak

Tiroid hakkında bilinmeyenler

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tiroid hakkında bilinmeyenler / Haberin Peşinde Urfa

Memorial Ataşehir/Hizmet Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Bülent Çitgez, 25-20 Mayıs Tiroid Farkındalık Haftası’nda, tiroid hastalıkları ve kanserleri ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

Prof. Dr. Bülent Çitgez, çoğunlukla görüntüleme veya fizik muayene sırasında tesadüfen saptanan tiroid nodülleri yetişkin popülasyonun yarısını etkilediğini söyledi. Çitgez, “yüksek yayınlık oranına rağmen genellikle belirti vermeyen tiroid nodüllerinin yalnızca yüzde 10-15'i kötü huylu tümör olarak kendini göstermektedir. Tiroid nodüllerini değerlendirmede önemli olan iyi huylu nodüllerde hasta özelinde tedavi uygulanması ve düşük risk oluştursa da tıbbi müdahaleden fayda sağlayacak kötü huylu nodüllerin belirlenmesidir” ifadesini kullandı.

Tiroid hastalığının hipotiroidizm ve hipertiroidizm adında  iki ana tipe ayrıldığına değinen Çitgez, “Her iki duruma da tiroid bezinin çalışma şeklini etkileyen diğer hastalıklar neden olabilmektedir. Hipertiroidizm semptomları kaygı ve sinirlilik hali, hiperaktivite, uykusuzluk, yorgunluk, ısıya duyarlılık, kas güçsüzlüğü, ishal, normalden daha sık idrara çıkmak, susuzluk hissi, kaşıntı ve cinsel isteksizliktir. Hipotiroidizm belirtileri durumun ciddiyetine bağlıdır. Sorunlar genellikle birkaç yıl içinde yavaş yavaş gelişir. Yorgunluk ve kilo alımı gibi hipotiroidizm semptomları çabuk fark edilmez. Ancak metabolizma yavaşlamaya devam ettikçe daha belirgin problemler gelişebilir. Hipotiroidizm belirtileri yorgunluk, soğuğa karşı intolerans, kabızlık, kuru cilt, kilo alımı, şişmiş yüz, boğuk ses, kaba saç ve cilt, kas güçsüzlüğü, kas ağrıları, kaslarda hassasiyet ve sertlik, normalden daha şiddetli veya düzensiz olan adet döngüleri, saç dökülmesi, yavaşlamış kalp hızı, depresyon ve unutkanlığı içermektedir” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Bülent Çitgez, tiroid nodüllerinin çoğu belirti göstermeden ortaya çıkmakta, fizik muayenede veya tesadüfen diğer görüntüleme işlemleri sırasında yakalandığını ifade etti. Çitgez, “Yakındaki yapıları sıkıştıran kötü huylu veya belirti gösteren nodüller için cerrahi gerekebilir. Bu nedenle tedavinin ilaçla mı yoksa cerrahi müdahale ile mi yapılacağının belirlenmesi için ileri tetkikler istenebilir. Tiroid nodülleri için tercih edilen görüntüleme yöntemi ultrasondur ve ultrason rehberliğinde ince iğne aspirasyon biyopsisi tercih edilen doku örneklenmektedir. Bir santimetre ya da daha büyük nodüller, ultrasonda şüpheli görünüme sahip nodüller veya kötü huylu nodül riskini daha iyi ölçmek için hücresel analiz gerekir. Ameliyat öncesi biyopsi ve patolojik tanı, hastayı ikinci kez ameliyat riskinden kurtarmaktadır.” diye ekledi.

Çoğu tiroid kanseri, hastalığın erken döneminde herhangi bir belirti veya semptoma neden olmadığını değinen Çitgez, “Tiroid kanseri büyüdükçe boyunda ele gelen yumru, dar gömlek yakalarının çok sıkı hale geldiği hissi, artan ses kısıklığı da dahil olmak üzere sesinizdeki değişiklikler, yutma güçlüğü, boyundaki şişmiş lenf düğümleri, boğaz ve boyunda ağrı gibi semptomlara neden olabilmektedir” diye konuştu.

Tiroid kanseri bazen yakındaki lenf düğümlerine veya vücudun diğer bölgelerine yayılabildiğine değinen Çitgez, “yayılan kanser hücreleri, ilk tanı konulduğunda veya tedavi sonrası takiplerde saptanabilir. Tiroid kanserlerinin büyük çoğunluğu ise hiç yayılım yapmaz” dedi.
 
Prof. Dr. Bülent Çitgez tiroid nodülü küçük ve tek taraflıysa nodül bulunan kısım çıkarılırken, büyük bir tiroid nodülü varsa tüm tiroidin alındığını kay6detti. Çitgez, “ameliyat sonrası kan dolaşımına katılarak var olabilecek kanser hücrelerini yok eden radyoaktif iyot tedavisi, radyoterapi, kemoterapi ve hedefe yönelik tedaviler gerekli hastalarda uygulanabilir. Kemoterapi, tiroid kanserini tedavi etmek için nadiren kullanılır, ancak bazen vücudun diğer bölgelerine yayılmış tiroid kanserinin agresif ve nadir görülen türünde tercih edilebilir. Kemoterapi tedavisi süreci kanserli hücreleri öldüren güçlü ilaçlar almayı içerir. Tiroid kanserini tedavi etmez, ancak semptomları kontrol etmeye yardımcı olabilir” ifadelerine yer verdi.

Dokularda oluşan kanser tipleri arasında önemli farklılıklar bulunduğunu ifade eden Çitgez, şöyle devam etti:
 
“Medüller olmayan tiroid kanseri papiller, foliküler ve anaplastik türleri içermektedir. Tiroid kanserlerinin büyük çoğunluğu, yaklaşık yüzde 70 ila yüzde 80'i papiller tiroid kanseridir ve genellikle hastalığın agresif olmayan ve yüksek oranda tedavi edilebilir bir şeklidir. Bu vakaların çoğu seyrek olarak ortaya çıktığından veya herhangi bir belirgin genetik geçişe bağlı olmadığından, kişisel veya aile öyküsünde tekil bir papiller tiroid kanseri vakası olan birine genetik danışmanlık veya test önerilmektedir. Cowden sendromu, ailesel yani genetik olarak geçen koşullarda meydana gelmektedir. Bu nedenle ailede bir kişide tiroid kanseri varsa, erkenden teşhis etmek için diğer aile bireylerine de tiroid ultrasonu çekilmesi önerilmektedir. Papiller tiroid kanseri öyküsü bulunan yakın akrabası olan bir aileye sahip kişilerde de ultrason ile tiroid kanseri taraması yapılmalıdır. Medüller tiroid kanseri ile ilişkili olan tip 2 (MEN2) kalıtsal bir hastalıktır. Bu tip tiroid kanseri olan tüm bireyler, genetik danışmanlık için sevk edilmeli ve genetik test önerilmelidir. Bir ailede RET geninde bir mutasyon tespit edilirse, koruyucu cerrahiden (tiroidektomi) yararlanabilmeleri için diğer akrabalarda bu durumu teşhis etmek önemli olacaktır. Genel olarak, hastalar tiroid bezleri çıkarıldıktan sonra uygun ilaç tedavisi ve takip ile uzun, kaliteli ve aktif bir yaşam sürebilmektedir.”

Tiroid kanseri olan çoğu hasta için prognoz yani hastalığın ileriki dönemde nasıl etkileneceğine dair sonuçların mükemmel olduğunu vurgulayan Çitgez,  “Hastaların genelinde tiroid kanserinin yaşamı tehdit edici olmadığı ve tedavi edilebilir olduğu anlamına gelmektedir. Ancak küçük bir hasta grubunda hastalık ilerlemiş olabilir” şeklinde konuştu.

Hipotiroidizmi olan bir kişide bazal metabolik hız azaldığından, aktivitesi azalmış bir tiroid bezi genellikle bir miktar kilo alımı ile ilişkili olduğuna değinen Çitgez, “Kilo alımı, daha şiddetli hipotiroidizmi olan kişilerde fazla görülür. Bununla birlikte, hipotiroidizme bağlı bazal metabolik hızdaki azalma genellikle hipertiroidizmde görülen belirgin artıştan çok daha az dramatiktir ve tiroidin daha az aktif olması nedeniyle ağırlıkta daha küçük değişikliklere yol açmaktadır. Hipotiroid bir kişide kilo alımının nedeni de karmaşıktır ve her zaman aşırı yağ birikimi ile ilişkili değildir. Hipotiroid bireylerde kazanılan ekstra kiloların çoğu, aşırı tuz ve su birikiminden kaynaklanır. Kilo alımı nadiren hipotiroidizm ile ilişkilidir. Hipotiroidizmin mevcut tek semptomu kilo alımıysa, bunun yalnızca tiroide bağlı olması daha az olasıdır. Hipertiroidizm durumunda ise vücudun normalde olduğundan daha fazla enerji kullanması söz konusudur ve bu da kilo kaybına neden olabilmektedir.” dedi.

Aktif hipertiroidizmi olan kişilerin gebelik sırasında antitiroid ilaçları alması gerektiğine vurgulayan Çitgez, şöyle konuştu:

 “Bunlar plasentaya geçtiğinden, bebeğin etkilenme olasılığı daha düşük olacak şekilde mümkün olan en düşük doz ile reçete edilmektedir. Hipertiroidizm için başka bir tedavi olan radyoaktif iyot hamilelik sırasında kullanılamaz. Eğer hipertiroidizm kontrol altında değilse, hamileliğin erken evrelerinde düşük yapma riskini artırabilir. Bu nedenle gebelik sırasında ilaç kullanmak istemeyen anne adayları, gebelik öncesinde Graves Hastalığı için radyoaktif iyot tedavisi veya ameliyat seçeneğini tercih edebilir. Antitiroid ilaçların dozu çok yüksekse, bebeğin tiroidi yetersiz hale gelebilir ve bebekte guatr gelişebilir. Bu nedenle gebe kalma planı öncesinde doktor kontrolünde ilaç kullanımı düzenlenmeli ya da bırakılmalıdır.Hipotiroidizmi de tedavi edilmediğinde gebelikte erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve solunum sıkıntısına yol açabilir. Hipotiroid anneyi tedavi etmek için tiroid hormon tedavisi kullanılır ve ilacın dozu, bireyin tiroid hormon seviyelerine bağlıdır.”

Hibya Haber Ajansı

Tiroid hakkında bilinmeyenler

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

haberinpesinde.com - Şanlıurfa Haber - Urfa Haber - Urfa Haber Sitesi - Şanlıurfa Haber Sitesi - Şanlıurfa Haber - En Yeni ve En Doğru Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!