G-CV0ZL47F6D
USD32,21
EURO35,06
GBP40,93
BIST10.756,01
GR. ALTIN2.526,80
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak

Davutoğlu’dan 710 STK’ya mektup

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Davutoğlu’dan 710 STK’ya mektup / Haberin Peşinde Urfa

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 710 Sivil Toplum Kuruluşları’na (STK) hitaben bir mektup kaleme aldı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 710 Sivil Toplum Kuruluşları’na (STK) hitaben bir mektup kaleme aldı.

Davutoğlu’nun STK’lara göndermiş olduğu mektup şu şekilde:

“Bu mektubu size tarihe kayıt düşen bir hasbihal olarak kaleme alıyorum.

Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı’nın “hain” ve “liyakatsiz” ithamlarına karşı kendisiyle yüzleşme çağrısında bulundum. Şu ana kadar bu çağrıma cevap gelmedi. Gelin bu yüzleşmeyi ve muhasebeyi samimi bir şekilde hep birlikte yapalım. Bütün siyasi tartışmaları bir kenara bırakarak kendimize dürüstçe soralım: İnandığımız değerler adına gelecek nesillere nasıl bir miras bırakacağız?

Sadece başımızı iki elimizin arasına, vicdanımızı yüreğimizin ta ortasına alıp kendimize soralım: Nereye gidiyoruz? İnsanlığı aydınlattığına inandığımız bir inancın üzerinde yükselen bir medeniyet birikiminin sömürgeciliğe direncinin ve modernleşme süreci ile yüzleşmesinin iki yüz yıllık birikimi ne hale düştü? İlk zirve örneğini Ahmet Cevdet Paşa ile gördüğümüz bu zihni ve siyasi yüzleşmede nice alimler, aydınlar, şairler, kanaat önderleri, siyaset ve devlet adamları çile çekti, mücadele etti, bedel ödedi. İsimleri tek tek zikretmeyeyim; siz en çok kimi örnek aldıysanız onun öne çıkardığı değerleri ve hedefleri tekrar bir düşünün.

Ama en çok da hiçbir unvanı olmayan, çoğu okuma yazma imkânı bile bulamamış, cebindeki son kuruşunu “bir gün adalet temelli bir düzen kurulması ve çocuklarının daha iyi bir eğitim alması” hayaliyle veren Anadolu’nun çilekeş, onurlu insanlarını, babalarımızı ve dedelerimizi düşünün.

Gelin beraber soralım: “Bizim ideallerimiz neydi, bugün bu çileler üzerine kurulan iktidarda yaşananlar ne?”

İki asra yaklaşan bu birikimin en temel hedefi adaletti; bugün ise en çok örselenen kavram adalet. Toplumun en az güven duyduğu kurum yargı. Nesiller boyu aktarılan Hz. Ömer’in adaletinden elimizde ne kaldı? Kadı önünde ayakta hesap veren Fatih ideali bir masal mıydı? İnsanlarımızın üzerindeki her türlü baskı yok edilecek, düşünce, inanç ve basın özgürlüğü hayata geçirilecekti. Bugün kimsenin kimseden emin olmadığı, sivil toplum kuruluşlarımızın “sivil” niteliğinin örselendiği korku iklimine nasıl gelindiğini hiç sormayacak mıyız?

Yolsuzluklara karşı mücadele edilecek, tüyü bitmemiş yetimin hakkı korunacaktı. Yolsuzluğun her türü her gün yaşanırken yüzü kızarmayanların “dava” diyerek hepimizin gençlik ideallerini temsil eden bu kavramı nasıl kirlettiklerini görmezden mi geleceğiz? Bireyciliğe karşı “şahsiyet” inşa edilecekti değil mi; ortamına göre farklı dil kullanılan riyakâr iklimde bir şahsiyet izi bulabiliyor muyuz? Önce ahlak diyerek çıkılan yolda “siyasi ahlak” kavramının iktidardakileri bu kadar tedirgin etmesi ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın “ilçe başkanı bulamazsınız” demesi içimize siniyor mu?

Hani insanları “güzel söz ile çağıracaktık”, insanlara güzel örnek olması gereken yüksek makamlardan kadınlara, hekimlere, öğrencilere, farklı düşünenlere yönelen nezaket dışı hitaplar kulağımıza ya da ruhumuza güzel geliyor mu? İçinden çıktıkları halk yoksulluktan kıvranırken iktidardakilerin duyarsızca lüks ve şatafat içinde yaşaması, kamu ihalelerinin ve kaynaklarının dar bir zümre arasında paylaşılması, “servet bir grup elinde dolaşan bir emtia olmasın” ilkesine ne kadar uygun? Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan, “bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul dağıtan” sistem eleştirisi artık şiirlerde mi kaldı?

Nas diyerek uygulanan politikalarla dünyanın en yüksek faizinin yaşanmasının, Hazine’nin faiz borcunun anapara borcunu aşmasının nassa olan inancı nasıl sarsmakta olduğunu görmüyor muyuz? Dini değerlerimizin iktidarda kalabilmek için araçsallaştırılmasının genç nesillerin dine inançlarını nasıl sarsmakta olduğu gerçeği yüreklerimizi titretmiyor mu?

“Giderlerse gitsinler” diyen otoriter bir sesin gençlerin ülkeye aidiyetini nasıl yıprattığını, kendi çocuklarımıza veya torunlarımıza bir soralım bakalım ne cevap alacağız!

Onurlu bir ülke ideali ile çıkılan yolda bir başka devlet başkanından “aptal olma” diye alınan mektup, İsrail ile ilişkiler normalleştirilirken Mavi Marmara şehitlerinin unutulması, mazlumların sesi olma iddiasıyla çıkılan yolda birkaç milyar dolarlık swap alabilmek için Uygur Türklerinin soykırıma tabi tutulmasına sessiz kalınması hepimizin başını önüne eğdirmedi mi?

İdealler ile yaşananlar arasındaki uçurum örnekleri çoğaltılabilir. Hepimiz kendi listemizi yapalım. Bizler için “dava” adına hangi ilke önemliyse yazalım ve bu ilke bugün hayata geçmişse yanına dürüstçe bir tik atalım. Bunu yaptığımızda, hepimiz çok iyi biliyoruz ki karşımıza derin bir boşluk çıkacak!

Eğer hala ideallerle yaşanan gerçeklik arasında derin bir uçurum varsa vicdanımıza sormaktan korkmayalım: Kim bu değerleri savunmaya çalıştı, kim bu değerleri yıprattı? Sakın ha, artık “kol kırılır yen içinde kalır” demeyelim! Bize kaybettiren zihniyet bu işte! Şeffaflığı yok eden ve bizleri “olduğu gibi görünmeyen, göründüğü gibi olmayan” bir topluluk haline getiren zihniyet bu!

Özetle, gün her şeyi açık yüreklilikle konuşma ve yüzleşme günü. Güç kaygısıyla örttüğümüz her zaaf camiadaki parçalanmış ruh halini artırmaktan başka bir şeye yaramıyor. Sakın ha artık “kazanımlarımızı kaybederiz” de demeyelim! Kazanımlarımızı güç sahibi olmak değil şahsiyet ve duruş sahibi olmak korur.

Biz baskı gördüğümüz ama ahlaki üstünlüğe sahip olduğumuz dönemlerdeki samimiyetimizle 28 Şubat döneminin prangalarını kırdık, güç sahibi olup ahlaki üstünlüğümüzü kaybettiğimiz iktidar günlerinde ise şahsiyetimizi ve gençlerimizi kaybediyoruz.

Son sözüm şu olsun: Körü körüne itaat ile susarak işlerin düzeleceğini sanıyorsak, büyük bir yanılgı içindeyiz demektir! “Sorumlu ben değilim ki” diye düşünerek kendimizi kenara çekiyorsak da kendimizi aldatıyoruz demektir!

İşte, bu süreçte her türlü bedeli ödeyerek elimden geleni yaptığıma inanmakla birlikte, şunu da özellikle vurgulamak istiyorum ki hep birlikte ya kendimize gelip değerlerimizin gereğini yapacağız ya da bu ağır sorumluluğun vebalini Rabbimiz, milletimiz ve gelecek nesillerimiz huzurunda taşıyacağız.

Bu buhrandan çıkış için bizim kendimize çizdiğimiz yol haritasını sorarsanız; Öncelikle bize şuursuzca saldıranlar da dahil olmak üzere bu vebali taşıyan bir neslin onurunu kurtarmaya, bu idealleri savunan herkesin güç yozlaşmasına kapılmadığnı göstermeye çalışacağız.

Daha sonra, hangi düşüncede olursa olsun toplumumuzun her kesimi ile açık yürekli bir empati kurarak toplumsal barışı tesis edecek, herkesin kendi mahallesinden ve dar kalıplarından çıkarak birbiriyle selamlaştığı, halleştiği ve ortak geleceğimizi birlikte inşa etme iradesi sergilediği bir sosyal ve siyasi iklim oluşturacağız. Ötekileştirmeye dayalı kutuplaştırmayı tırmandırmak yerine toplumsal aidiyet bilincini pekiştireceğiz.

Nihayet ülkemizin üzerindeki kara bulutları dağıtmak üzere özgürlük, adalet, liyakat, emanet ve samimiyet ilkeleri temelinde kapsamlı bir zihniyet devrimini, şeffaflık ve hesap verilebilirlik temelinde siyasi ahlak devrimini, toplumsal refah ve gelir adaleti temelinde yapısal ekonomik dönüşüm devrimini gerçekleştireceğiz. “

Hibya Haber Ajansı

Davutoğlu’dan 710 STK’ya mektup

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

haberinpesinde.com - Şanlıurfa Haber - Urfa Haber - Urfa Haber Sitesi - Şanlıurfa Haber Sitesi - Şanlıurfa Haber - En Yeni ve En Doğru Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!